top of page
  • Instagram
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Twitter

Frida Kadar

  • Yazarın fotoğrafı: Aslı Büyükbaş
    Aslı Büyükbaş
  • 3 Nis 2021
  • 3 dakikada okunur

"Senden niye vazgeçtim Diego!

Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.

Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.

Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.

Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.

Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.

Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.

Bencil olduğun için vazgeçtim.

Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.

Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.

Bu yüzden ben de senden vazgeçtim."

ree

Frida, herkesin bu isime aşina olduğunu düşünerek başlıyorum sözlerime. Eğer Frida’yı tanımıyorsan ya da yalnızca ismini duyduysan “kadın” olgusunun “karakteristik güç” kavramıyla birleşimi olarak tanımlayabilirim.

Frida, 6 yaşında çocuk felci geçirerek tek bacağı engelli kalan, bu sebeple arkadaşları tarafından “Tahta bacak Frida” olarak tanınan ve bu söylemle küçük yaşta psikolojik şiddete maruz kalan bir kadındır. Yaşadığı tek kaza bu olmakla kalmayıp, 18 yaşında bindiği otobüsün tramvaya çarpması sonucunda çok sayıda insanın öldüğü kazada, tramvayın demiri Frida’nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştır. Kendisini zorlu bir tedavi süreci beklerken, yatakta kaldığı dönemde tüm odağını resim çizmeye vermiş, karşısına koyduğu ayna ile otoportreler çizmeye başlamıştır.


Frida, zorlu tedavi sürecini ve yaşadığı acıyı, aşık olduğu adama karşı hissettiği duyguların yaşattığı acıyla betimlemiştir.


“Hayatımda iki kaza oldu: Biri otobüs tramvayla çarptığında, ikincisi ise Diego ile tanıştığımda.”


Kim bu Diego?



ree

Hayranlık duygusunu bilirsiniz, en az aşk kadar merak uyandırıcıdır. Kendinde eksik gördüğün her detayın karşı tarafta fazlasıyla var olduğu düşüncesiyle yaşanan duygu yoğunluğudur. Frida’da öyle tutulmuştu Diego’ya. Kendisinden çokça büyük olmasının bir önemi yoktu. Beslediği hayranlık duygusu Diego’ya olan aşkının en büyük sebebi olmakla birlikte evliliklerinin de başlangıcı oldu.

Büyük tutku ile birbirlerine sonsuz bağlılıkları olan Diego ve Frida evlendikten sonra birbirlerine hem dost hem sırdaş hem de aile olmuş gibi gözüküyorlardı. Ne yazık ki, durum öyle değildi. Diego, Frida kadar sadık ve sadakat duygusu gelişmiş bir insan değildi. Muhtemelen olamazdı. Frida’ya olan aşkı sonsuzdu ama sadakat onun için imkansızdı.


“Gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum. Kendimi tuzağa düşmüş hissetmek, hiç kan korkusu olmadan, zamanın ve büyünün dışında, senin kendi korkunun ve büyük ıstırabının içinde, ve kalbinin atışında. Tüm bu deliliği senden isteseydim, biliyorum sessizliğinde sadece karmaşa olurdu. Bu saçmalıkta senden şiddet istiyorum ve sen, sen bana incelik veriyorsun, ışığını ve sıcaklığını. Seni resmetmek isterim, ama bu şaşkınlığım içerisinde, hiç renk yok çünkü çok renk var, büyük aşkımın somut hali” Diego


Tüm ihanetlere rağmen Frida sustu. Neden mi? Diego’nun onu çok sevdiğini bildiği için sustu. Sadakat miydi en önemli olan yoksa aralarındaki koparılamaz bağ mıydı? İlişkinin olmazsa olmazı, karşılıklı duyulan saygı değil miydi? Ne eksikti onlarda? Birbirine deli gibi aşık iki insan, nasıl tek bir sebeple kopardı birbirlerinden. Frida aşkıyla savaştı. Zamanla ikisi de farklı ilişkilerin içinde buldular kendilerini ama tüm bunlara rağmen birbirlerinden kopmadılar. Ta ki, Diego’nun, Frida’nın kardeşiyle ilişkisi olduğu söylentisi yayılana kadar. Ayrılmaz denilen ikili, Diego’nun sadakatsizliklerine yenik düşerek ayrıldı.


Frida, acılarla baş etmenin yolunu bulmuştu. Resim yapmak, kendini ifade biçimiydi hayata karşı. Sağlık problemleri ağırlaşan Frida, son resminin adını “Yaşasın Hayat” koydu. Frida ölürken bile hayatı sevdi. Karşılaştığı ilk zorlukta pes eden insanlara, yaşadığı zor ve sancılı hayatıyla bir ders verdi. Hastalığının yoğunlaştığı dönemde büyük aşkı Diego ile tekrardan evlenen Frida, “Bir gerçek varsa o da bedenime acının ilk kez o gün girmiş olduğudur” “Seni sevmeye başladığım o günden beri acı çeken bir yüreğim var” sözleriyle hislerini dile getirmiştir.


Frida’nın sadakatsizliğe uğradığı adama yenik düştüğünü ve aslında çokta güçlü olmadığını düşünebilirsiniz. Ancak, Frida yaşadığı aşkın arkasında hiç bir bahaneye ihtiyaç duymadan durdu.

Peki sen, Frida kadar güçlü kalabilir misin? Aşkın uğruna kendini feda edebilir misin ya da Frida kadar aşık olabilir misin?



 
 
 

Yorumlar


bottom of page